bugün

entry'ler (1341)

bifincancay

cumhuriyetin kuruluşundan, ülke olarak birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan bu günlere kadar bir türlü görüşemediğimiz bebiktir.

ilişkide bağımsızlık isteyen kız

''merhaba,

öncelikle kendimi tanıtayim. ben çoğunlukla üniversitenin 2. veya 3. sınıfında okuyan bir evin bir kızıyım. esasında asla hiçbir evin bir kızı olmadım. bana böyle bir şans verilmedi ama nedense ben böyle olduğumu düşünüyorum. bana kalırsa benim hakettiğim şey tam olarak bu olmak.

hayatımda bir çok erkekle tanıştım. bu tanıştığım erkeklerle hep arkadaşlık ilişkim oldu. hiç değilse ben öyle düşündüm ve onların da öyle düşünmelerini istedim. çünkü hiçbir zaman birine ait olmak bana göre olmadı. belki de sizin etik kurallarınıza aykırı bir arkadaşlık ilişkisi görecem var. çünkü ben aslında sizin arkadaşım sandığınız bir kaç erkekle evvelinde öpüşmüş bulundum. hayır, zorla kimse beni öpmedi. öpemez de. bu yalnızca bana sarılmanızı istediğim zamanlarda içimi biraz olsun size açarken arkasına geçtiğim gereçti. olayın aslı şu ki; ilk adımı atan taraf olmak istemem. bu sebeple eğer bir erkekle öpüşüyorsam bunu onun başlatması gerekir. ben bir kadınım, ağırtan satarım. ama bunu bazen beni zorla öptü diye anlatırım, bazen de seksapalitesinden bahsederim. tamamiyle egomun o anda neye ihtiyacı olduğuyla ilgilidir.

bu zamana kadar pek kimsenin beni mutlu ettiğini söyleyemem. zira, mutluluğun anlamını tam olarak çözdüğümü düşünmemekteyim. bana göre mutluluk; istediğim şeyin istediğim zaman olmasıdır. şimdiye kadar hissettiğim şey buydu. ama olur da bu konuda fikirleriniz varsa sizi işime gelmeyen noktaya kadar dinler, sonrasında konuyu değiştiririm. bu anlattığınız şeyleri önemsemediğim anlamına gelmez. önemserim. fakat sizinle ilgili herhangi bir şeyi önemsediğimi size belli etmek bana güçsüzlük gibi gelir. biraz yalnız kaldığımda söylediğiniz şeyleri düşünür ve başka herhangi bir insanla benzer bir muhabbet içine girdiğimde bazen alıntı yaparak bazen de tamamiyle kendi fikrimmiş gibi davranarak düşüncelerinizin düşüncelerim olduğunu belirtirim. içinde bulunduğum durum ya da ortam beni mutsuz ediyorsa olayı tek taraflı şekilde algılar ve her nerede olursam olayım beni birazcık bile olsa daha fazla mutlu eden herhangi bir yere ışınlanırım.

etrafımda beni beğenen erkeklerin olması her zaman hoşuma gitmiştir. ben küçük bir kadınım, benim mutluluğum egomla doğru orantılıdır. herkesin beni sevdiği ama haykırırcasına sevdiği harika bir dünya hayalim var. sevgilim(arkadaşım) olsun olmasın herhangi bir insanın beni sevip sevmediğiyle çok ilgilenirim. sevgilim olsun, olmasın dış dünyaya kendimi asla kapatmam. potansiyel olarak bana yazan erkeklere beni tamamiyle gözden çıkarabilecek seviyeye getirmeden cevap vermeye, konuşmaya devam ederim. canım sıkılırsa da konuşurum. bana kalmış bir şey. kimse tarafından unutulmak benim hoşuma gitmez çünkü ben pek kimseyi unutmam. asla öc alma peşine düşmem ama büyük bir kindarımdır. aslında tam sevilmelik bir insanım, bana göre insanların beni sevmesi onlar için de çok iyi bir şey. çünkü ben rahat bir insanımdır, herkesi olduğu gibi kabul ederim. tabi ki kabul edebileceğim bir olguya sahipse. eğer kabullenemeyeceğim bir durum varsa o insanı hayatımdan çıkarır ve kabul edebileceğim olgudaki insanlarla hayatıma devam ederim. bu da beni çelişkili yapmaz, sonuçta hepsi olduğu gibi kabul ettiğim için hayatımdadırlar. size garip gelebilir tabii, anlamanızı beklemiyorum.

eğer siz hayatımdaysanız ve benim ile sevgili olduğunuzu düşünüyorsanız bu sizin için iyi bir şeydir. çünkü ben kimseyle sevgili olmam. arkadaşlık daha önemlidir. sevgili olunca beklenti oluyor ve bu hoşuma giden bir durum olmadı hiçbir zaman. 3. bir gözle bakmam gerekirse ki bu gözün de tamamiyle bana ait olduğunu belirtmem gerek; benden hiçbir şey beklememeniz gerekir. bu hakkı size kim veriyor anlamış değilim. el ele tutuşup geziyor olabilir, sevişiyor ve beraber uyuyor olabiliriz. belki bir süredir beraber bile yaşıyor olsak bu durum da herhangi bir beklentiye girmenizi gerektirecek bir potansiyele sahip değil. size aşkım ya da sevgilim demem de herhangi bir yetki edinmenizi sağlamaz. dedim ya; ben bir evin bir kızıyım ve o ev benim evim. sizi oraya sokarak verebileceğim her şeyi vermişim demektir. daha fazla bir şey beklemeniz beni yoracaktır ve arkadaşlık ilişkimizi sorgulayacağım anlamına gelir.

arkadaşlık ilişkimiz henüz başlamışsa bir çok şeye hevesliyimdir ve bu süreç sizi oldukça mutlu edecektir. bunun garantisini verebilirim. sizi inanılmaz bir merakla dinler gibi yapmadan hemen önce kendimle alakalı çok fazla şey anlatırım. anlattıklarımın çoğu aslında kendimle alakalı değildir ama kendimle alakalı da çok şey anlatırım tabi. en ince ayrıntısına kadar her şeyi bildiğinizi düşündürtürüm size ama can alıcı noktaları hep es geçerim. beni sevmeme ihtimalinizi göze alabilecek kadar çılgın bir yapım yoktur.

bilirsiniz ki diyalog en az kişiyle gerçekleştirilen bir konuşma biçimidir. her şey gibi bunu da yanlış biliyor olmanız benim için üzücü bir durum. çünkü diyalog aslında benim konuştuğum ve karşı tarafın dinlediği veya karşı taraf konuşurken benim umrumda olmadığı bir sesli paragraflar bütünüdür. bu cehaletiniz beni çoğu zaman hakkınızda üzülmeye yönlendirir. size üzülüyor gibi yapsam da aslında pek umrumda olmaz. eğer gerçekten böyle düşünüyorsanız okuduğunuzu anlamıyorsunuz demektir çünkü az önce çok net bir şekilde içimi sıkan durumlara katlanamadığımı söylemiştim.

eğer sizi dinlemek istemiyorsam bunu gerçekten söylerim. veya hakkınızdaki herhangi bir şey beni ilgilendirmiyorsa bunu da söylerim. almış olduğunuz hediyeyi beğenmediysem, giydiğiniz tişörtü sevmediysem veya sizinle alakalı herhangi olumsuz bir düşüncem varsa onu söylerim. çünkü ben insanların ne hissedeceklerini aldırmayacak kadar kendime dürüst bir insanım. size yalan söylemek istemem. söylediklerimin size hissettirdikleri de benim size karşı dürüstlüğümün bir göstergesidir. sizin de aynı şeyleri yapmanızı ister gibi gözüksem de ne zaman böyle bir şeye yeltenseniz altınızdan girer üstünüzden çıkarım.

bazen sizin konuştuklarınızın benim için hiçbir önemi yoktur çünkü ben sabit doğrularımın yitmesine katlanamayacak kadar obsesif bir yapıya sahibim. savunduğunuz şeyin doğruluğunu dibine dek biliyor bile olsam yine de en başta arkama aldığım tarafa asla ihanet etmem. bu benim kendime bir ihanetim gibidir. sizi kendimden üstün tutmuş gibi hissettirir bana ve bu hoşuma gitmeyen bir durumdur. her kadın gibi güçlü bir erkek istiyor gibi gözüksem de aslında istediğim yanında güçlü hissedebileceğim bir erkektir. eğer yanımdaki erkek benden üstün ise bu onun yalnızca iyi yanlarıyla ufak bir tatil yapmam için bir fırsattır. dedim ya, böyle sıkıcı şeylere gelemem. benim istediğim şey her yönüyle daha iyi olduğumu bana her an hissettirecek biridir.

hayatla ilgili sorunlarınızı eğer kendiniz çözemiyorsanız ortada beni ilgilendiren bir durum yok demektir. zira ben sizin bedeninize ya da zihninize girerek yerinize bir hayat yaşayacak değilim. bunu kendiniz yapmanız gerekmektedir. bunu yapmadığınız süre boyunca sizi tatlı dille yargılarım, ama bu; o kadar tatlı bir dil olur ki sanki dışarıya vuramadığınız bir iç sesmiş gibi hissettiririm. olay aslında tamamiyle hakkınızdaki düşüncelerimin amiyane tabirle ağzıma geldiği gibi size söylememdir. ama siz bunu anlayacak bir dağarcığa sahip olamadığınız için size göremediğiniz şeyleri farkettiriyormuş gibi hissederek duygusal bir denklem yüklerim. bu da beni, böyle hassas bir konumda vazgeçilmez bir hale sokar. vazgeçilmez olmak en fazla sevdiğim şeydir, zira benim için herhangi bir şey bitecek olursa onu benim bitirmem gerekir.

benim için benden önce yaşadığınız duygusal şeyler beni katiyyen ilgilendirmez. ne kadar kızla yattığınız, nerelere gittiğiniz, neler yaşadığınız.. ben oyunumu her zaman kendi arzularıma göre oynarım. ilişkimizde önem olacak olan şey daima benim önceden yaşadıklarım ve şu an istediklerimdir. yüzlerce kadınla yatmanız benim için iyi bir şeydir, pek tabii bir hastalığınız yoksa. 100lerce kadının istediği bir erkeğe sahip olmak beni daima mutlu edecektir. yarın ölmüş olsanız bile bu sizi tamamiyle aklımdan çıkaracak başka biriyle tanışana dek beni içten içe tatmin edecek en büyük silahtır.

bazen gerçekten sizi sevebilirim ama bu sizden vazgeçmeyeceğim anlamına asla gelmez. yanlış anlayıp umutlanmanızı istemem; sizi sevmekten kastım size ait, esasında bana ait bir kaç ilişki özelliğinizdir. size tamamiyle ait olan şeyleri bir süre sevebilirim. bu onlardan sıkılmayacağım anlamına gelmez. aslında ben size ait olan özellikleri de belirlerim. mesela; sorunlarınız bana göre size ait değildir, çünkü onları sevmem. yaşadığınız kötü şeyler, stresiniz, kaygınız, sağlıki problemleriniz, aile sıkıntılarınız, arkadaş sorunlarınız da size ait değildir. bu yüzden onları sevemem. bana göre size ait olan en baskın özellikleriniz bana karşı olan centilmenliğiniz, kibarlığınız, düşünceli olmanız. sevebileceklerim bu kadarla kısıtlı değil. yaptığınız tatlı sürprizler, beni sorgusuz sualsiz dinlemeniz, yargılamamanız da size ait olan en sevdiğim özelliklerinizden. sevmediklerimi çöpe atabilirsiniz.

dediğim gibi; bana göre dünyamı ben yaratırım. size ait olanı ben belirler, sahip olduğum kişiyi ben çizerim. eğer beni mutlu edebilecek kadar yetenekli değilseniz bu daima sizin sorununuz olmuştur. eğer tüm bu basit şeyler sizin kaldırabileceğiniz ağırlığın üstündeyse de sesinizin bana kadar ulaşıyor olması bile bir mucizedir sizin için. bunu kutlayabilirsiniz. neden mi? çünkü; benim gerçek dünyamda beni ya olduğum gibi kabul edeceksiniz ki bu en büyük zorunluluğunuz, ya da bu ''arkadaşlık'' ilişkimiz bir son bulacak.

hala bu konuda ısrar edecekseniz size ''biliyo musun aslında'' ile başlayan cümleler kurmam an meseledir her zaman. o yüzden..

sen bilirsin.

sonra tekrar konuşuruz, tamam?''

tam olarak 8 yaşımdan beri hayalini kurduğum yazarlık serüvenine atılırken bana en büyük ilhamı veren kızdır. yukarıda, kitabın giriş kısmını okuyabilirsiniz. merak edenler 2015 ekim'de devamını okuyabilirler.

sözlük yazarlarının itirafları

part 25

- mesela benim için penne ve spagetti yok. makarna var. çupra, alabalık, hamsi, levrek yok. büyük balıklar, küçük balıklar var.

- patronum bir gün bana gelip "senin biraz alicengiz oyunlarını öğrenmen lazım, istanbul piçi olman lazım. alavere dalavere nedir bilmen lazım. sanırım anadolu'da yetiştiğin için böyle safsın, temizsin. ama böyle olmaması gerek. git biraz muhteşem yüzyıl izle, nasıl olaylar dönüyor keşfet." dedi. evde televizyonum yok sevmiyorum şeklinde karşılık verdim. bir süre bu baskısı devam etti, şimdi insanların arkasından nasıl iş çevrilir, nasıl kurnaz olunur, arkadaşlar nasıl kullanılır, çevrendeki insanlardan nasıl faydalanırsın gibi bilgilerde master degree sahibiyim. böyle bir şeye dönüşmek istemezdim.

- bugün ilk paramı kazanmayı başladığım günün 11. yıl dönümü. bu 11 yıl boyunca eğitim dışındaki her masrafımı kendim karşıladım. şimdi de yoruldum. 24 yaşındayım. ne yapıcaz?

- köpeğimi kendim doğurmuş gibi hissediyorum.

- babam dün bana telefonda; "keşke sen gerizekalı olsaydın. zekana güvenip hiçbir şey yapmayarak bunca boku yemezdin. biz de oğlumuz mühendis oldu diye sevinirdik." dedi. lisede 7 tane zayıf getirince gerizekalı mı bu çocuk diye düşünerek fakültede iq testi yaptırmışlardı. zekamla ilgili bir takıntısı olduğunu düşünüyorum.

- tam 4 yaşından beri hayalini kurduğum mühendislik eğitimini, şu an çalışıyor olduğum iş için bıraktım. naçizane tavsiye, bırakmayın.

- ilginçtir ki; sözlüklerden yazılarımı okuyan bir yayınevi sahibi, bir süre önce benimle beni bir kitap yazmama ikna etme suretiyle iletişime geçti. boş bir anıma gelerekten kabul ettim. sanırım asla bitmeyecek.

- her gün sözlüğe login oluyor, tek bir cümle okumadan kapatıyorum.

- 8 yıldır tanışıyor olduğum, bir şekilde tavlamaya çalıştığım kadınla 6 ay önce bir ilişki başlattık. 6 ay birlikte yaşadık. köpek aldık. çok fazla birlikte olmamızın ilişkimizi yıprattığını düşünerek taşındım. yaklaşık 3 haftadır evine adım atmadım, aynı şekilde o da benim evime. ama şimdi her işten çıktığımda o asla gözümde büyümeyen 1.5 saatlik yolun arzusunu çekiyor, 20 dk da evime ulaşıyor olmanın huzursuzluğunu yaşıyorum.

- hayatımda 1 kez sevgilimi bir başka kadını öperek aldattım. şu an öptüğüm kadınla birlikteyim.

- bir ilişki benim için gerçekten bittiğinde, onla gittiğim yerlerin, yaptığım şeylerin hepsi siliniyor. anılarıma saygı duyamıyorum.

- ilişkilerden devam edecek olursak; bir kaç gün önce eski sevgilimin bana yazmış olduğu içinde sitem bulunan mektupları buldum. toplamda 15 sayfa kadar. elime geçen bir tanesinin ilk cümlesini okumaya katlanamadığım için tek celsede hepsini yırtarak çöpe attım. belki daha fazlasını hakediyordu, ne yazık ki umrumda değil.

- yalnız kalmaktan nefret ediyorum.

- yaklaşık 3 yıldır herhangi bir tatil yapmadım.

- gizli bir işkoliğim.

- işimi her zaman ailem gibi gördüğüm için, çoktan istifa etmem gereken bir şirketten vazgeçemiyorum.

- kadında uzun tırnak, nefret ettiğim bir şey.

- dinleri pişmanlıkla sorgulamaya başladım.

- hayatım boyunca bana köstek olan bir problem hakkındaki aydınlanmamı yaklaşık 1 ay kadar önce 1 saniyede yaşadım. hiçbir şey değişmedi diyebileceğim kadar çok şey değişti.

- bazen, özellikle yolda yürürken; insanların kafalarını parçaladığım, suratlarını ezdiğim, kollarını omuzlarından kopardığım anlık sanrılar görüyorum. beni ürkütüyor.

- dövmeleri her zaman hareket eden canavarlar olarak görüyorum. orada ne olduğunu anlamam için en az 15 saniye bakmam gerekiyor.

- bugün yüzük parmağımın iç kısmına kız arkadaşımla tanıştığım tarihin dövmesini yaptırma kararı alarak, kendime olan tiksinçliğimde bir seviye daha atladım.

- etrafındaki insanların ve hayata bakış açının değişmesinin normal gelmeye başladığı zamanları yaşıyorum.

- ailemle yaklaşık olarak 7 aydır görüşmedim.

- en geniş hafızam, koku hafızam. bir kere kokusunu aldığım insanı aynı ortamdayken bulabiliyorum.

- etrafımdaki çoğu insandan zeki ve yaratıcı olduğumu düşünüyor olmak beni rahatsız ediyor.

- sanırım alkolik oldum.

- müzik dinlemekten sıkıldım.

whatsapp ı vatsap diye okuyan kız

isminin esasen what's up? kalıbından geldiği ve app = application olarak tamamlanan ve what is application? anlamında değil de what's up? yani neyabiyün anlamında olduğunun farkında olan kızdır. bunun erkeği de vardır. erkeklerinden bir tanesi ceo'sudur.

bu durumda hepiniz göt oldunuz. dağılın.

yagmurdakumsalvalsi

(bkz: objebi/#22811374)

(bkz: sözlük yazarlarının itirafları/#22674248)

çok tatlı 2 aylık pug'ım var, bazen kendi kuyruğuna hırlayıp dakikalarca peşinde koştuğunu zannetmek suretiyle ısırmaya ve yakalamaya çalışıyor.

paylaşmak istedim.

yagmurdakumsalvalsi

kendisi herkesin farklı tercihleri olabileceğini savunur ama aynı futbol takımını tutmuyor diye insanlara küser.

donuz diye bir buton keşfetmiş kendisini gıdıklamayanları da oraya öteliyor.

sanırım sözlüğü fazla ciddiye alıyor, birilerinin alnını kendisinin alnına koyup ensesini kavrayarrak ''bak güzel kardeşim, burası hayali sanal bir ortam, insanlar fikirlerini yazıyor, geyik yapıyor, gülüyolla, eğleniyolla, buluşup sevişiyolla, orgy partileri yapıyolla, burda küslük, dargınlık olmaz. fikir beyan edilen bir yerde fikir beyan etti diye birilerine küsülmez. kendine gel güzel karşim, normal dünyaya dön, doğal ortamına git, yürüyüş yap, ayağını doprrraaa bas.'' falan demesi lazım sanırım.

üff, kndne gl .s

yagmurdakumsalvalsi

eskilerden abberline kendisi.

zaman zaman yeni başlangıçlar yapmayı seven bir arkadaşımız. sanırım her seferinde yaptığı hataları tekrar yapmayacağına söz vererek yeni kimliklerle gelmeyi alışkanlık haline getirmiş.

eskiden insanları ünlülere benzetirdi, şimdilerde şarkı yolluyormuş.

bir sonraki seviye skill'lerini merakla bekliyoruz.

sözlük yazarlarının itirafları

part 24

- nadiren de olsa gittiğiniz, gidiş sebebinizin gerçekten kafa dinlemek olduğu yerler vardır. sanıyorum ki herkesin böyle bir yeri vardır. benim bir kaç tane var. bir tanesini paylaşacağım; kadıköy'de ki trip. azınlık tarafından hera olarak bilinir adı çünkü kapısının yanında kocaman hera yazar. orada çok özel bir insanla oturana dek ben de hera sanıyordum, sonradan cehaletimi farketmesin diye bunu ona hiç söylemedim.

genelde gidip, bardaki fıçının yanında dirseklerimi koyduğum tahta yüzeyin minik detaylarını izleyerek sarhoş olurdum burada. bir kaç kere arkadaş grubumu götürmeye yeltendim, sırf acaba kalabalık gidildiğinde aynı tadı verecek mi diye. ne yazık ki, bir hatayı hata olduğuna emin olana dek tekrarlayan bir insan olduğumdan bu eylemi bir kaç kez gerçekleştirerek hayal kırıklığı yaşamaktan kendimi alamadım. benim özelimdi orası, yalnız kalmayı sevdiğim, yalnız olmaktan hoşlandığım bir yerdi.

sonra bir gün; çokcaaa uzun zaman önce kendimce darılıp, bir daha asla aramama kararıyla erkeğin kezbanına dönüşmemi sağlayan bir kadının mesajında geçti buranın adı. nedendir bilinmez, onunla buraya geldik. esasında eskileri yâd etmek gibi bir niyetimiz vardı, ama eskilerden konuşamadık. gariptir ki ikimiz de konuşacak pek bir şey bulamadık eskilerle ilgili. oysa o kadar da eskiye dayanırdı ki hikayemiz, hatırlamakta güçlük çeker; hatırlamaya çalışarak bile saatler harcayabilirdik.

yeni kestirdiği belli olan saçlarının uçlarını da boyatmıştı. üzerinde sempatik desenli bol, yün bir kazak vardı. o güzel kırmızı rujunu sürmüş ve suratında 6 gamzesini evden çıkarken yanına almayı unutmamıştı. kısılınca gözleri onun da yüzü gülüyor, gülünce de gözleri kısılıyordu. aynı babanın taşaklarından çıkmış gibiydi bir çok yanımız. neyse ki onunla bir taşakta tanışmamak çok mutlu edici bir şeydi.

heyecanlanmıştım. içeri de sigara içilmediğini bildiğim halde, sigara mı içsek dediği anda istemsiz bir şekilde sigara yakmıştım. acaba biraz gerizekalı mıydım? yoksa hala babamın taşaklarını mı düşünüyordum? durum biraz karmaşıklaşmıştı, elimde bir taşak vardı. aman tanrım, bu da neydi. derin bir nefes aldım ve taşaklarımı sıkmayı bıraktım. canım yanıyordu, işememe engel oluyordu.

yıllar sonra buluşmuş ve vakt-i evvel kıvılcımlaşmış her standart çift gibi biz de ilişkilerden konuşmaya başlamıştık. bir kaç ay önce biten ilişkimden bahsediyordum ve kendimce edindiğim last update tecrübelerimi onunkilerle match ediyordum. araya ingilizce kelime koyunca seksi oluyor, yüzünde ufak bir gülümseme beliriyor gamzelerini yalama isteğimi arttırıyordu. taşaklarım ağrıyordu, çok sıkmıştım.

''öyle çok görüşmüyçen ya, yani sürekli pirlikte olmuyçan tağam mı? ne yani öyle sevgiliylen her kün mü görüşülür ki? haftada 2 gün bence ideyal. sonuçta büyük şehirde yaşıyos ağbi, her gün anasının amından ebesinin örekesine mi gidicez amua koyim ya. sen nerde oturuyodun? hee göztepe mi? evet, uzak tabi o da bana yani.''

''ama görüşmüycen yani, tükeniyo çünkü her kün şeyapınca..''

hayatımda yaladığım en büyük tükürüktü sanırım. aradan çok süre geçmeden bir ilişkimiz oldu. esasında yıllardır peşinde koştuğum ve bazı hayati vesveseler sebebiyle cesaret edemediğimiz bir şeye sonunda cesaret edebilmiş ve el ele tutuşmanın adını koyabilmiştik. ergen gibi aşkım yazınca falan heyecanlanmaya başlamıştım. adeta bir liseli duygu seli yaşıyor ve nedense bu duygu karşamasında kendimle çelişiyor ve taşaklarımı artık düşünmüyordum. çünkü onlar güvendeydi. taşaklarımı seviyor ve önemsiyordum. babamınkileri düşünmemeye çalışıyordum.

itirafa gelince; hayatımda hiç yapmayacağım bir şeyi yapıp sevgilimle yaşamaya başladım. beraber alışveriş falan yapıyoruz güzel oluyo aslında. şindi de köpek alcaz. ıyy çok banâl ki aceba? bilemiyom. neyse çok da sikime.

- sözlükte uzun süredir doğru düzgün entry girmiyordum. zira mutsuz olduğumda yazdığımı ve yazmak için mutsuz olmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım. şimdi farkettim ki insan mutlu olacağı şeyler bulunca bu tarz ortamlarda vakit geçirmeyi çok da siklemiyor.

moonlight sonata okuyorsan topsun olm.

ay ben arada yazarım madem.

samsung

hayatımda gördüğüm en mantıksız servis ağına sahip firmadır. anlatayim;

amerika'dan aldığım 16 kanallı ve dvr cihazlı ip kamera setini bir süredir kurmaya çalışıyorum ve her şeyi yaptığım halde ne yazık ki internet üzerinden izleyemiyorum. samsung servisini aradım ve kendileri bana bir bayi ismi verdi ve onlarla görüşmem gerektiğini söyledi. bayiyi aradığımda yalnızca sattıkları ürünlere servis sağladıklarını ve bunun dışında servise çıkmadıklarını bildirdiler. amerika ofislerini aradım ve online olarak yardım edemeyeceklerini ama lokal olarak servislerin yardımcı olacağını, tekrar call center'ı aramamı ve bunu onlara iletmemi söylediler. selam yolluyor sanki ipne. durumu anlattım herhangi bir şey değişmedi. en son amerika'yı arayıp masraflarını karşıladığım takdirde buraya servis gönderip gönderemeyeceklerini sordum, suratıma kapattılar. call center'ı aradım bir ton sövdüm ve bana davacı olmalarını istedim estağfurullah dediler.

bu sebeple amına koyayim ben bunların.

uludağ sözlük

hani beyyle bazen biten bir ilişkiniz olur, ama aklınızda kalır o kişi hep. başka bir kadına/erkeğe odaklanamazsınız doğru düzgün. beraber gittiğiniz yerlere tek başına daha da kötüsü başkasıyla gittiğinizde bir garip hissedersiniz. bazı bazı uzaklara bakarsınız. sonra elbet bir gün yine bir araya gelirsiniz, önce bir heves büyür içinizde. garip bi' heyecan. oldu ki tekrar görüşmeye başladınız, ilk zamanlar çok tatlı gelir.

birbirinize, birbirinizden uzak olduğunuz süre boyunca birbirinizi kızdırmayacak olan şeyleri anlatırsınız en başta. aradaki farkı kapatmaya çalışırsınız. inanılmaz zevklidir, özlemişsinizdir.

sonra bir gün bir şey olur ve yabancı gelir size. ayrı olduğunuz süre boyunca bi' şeylerin değiştiğini görürsünüz. eskisi gibi değildir, olamayacaktır. denemişsinizdir ama ne yazık ki zaman sizi de belki onu da olgunlaşmıştır. artık görebiliyorsunuzdur. sonra nazikce veda edersiniz birbirinizin hayatına.

işte öyle bir şey uludağ sözlük. yokluğunda başkalarını alır koynuna, sizi kızdırmayacak şeyleri anlatmayı bitirdiğinde ışığın bir yanılsama olduğunu farkettirir. başkalarını terletmiştir üzerinde.

yazık olmuştur.

uludağ sözlüğün ata erkil olması

sözlükte her 6 erkeğe 1 erkek düşmesindendir.

ayrıca; (bkz: ataerkil)

ingiliz penisinin hastası olmak

henüz rus penisi görmemiş insan rahatsızlığıdır.

(bkz: rasputin)

https://encrypted-tbn0.gs...iFUAVNj4ejEIoH_ntogcekO8g

yanlış mı geldim?

webrazzi

türkiye'deki konferanslarında(such as; summit) nedense hep türk olmayan konuşmacılara yer verir. e-ticaret, startup gibi daha alt seviye organizasyonlarında ise büyük türk oyunculara. eskiden böyle miydi be webrazzi? en büyük destekçi değil miydin?

babayta kenzof

bugün babayta kenzof'un ölümünün 6. yıldönümünün 19. asır dönümü.

bugün bizler için her şey farklı. bugün kutsal, bugün ağlatıcı, bugün dünden sonra gelir, dün yarından 2 gün öncedir.

seni asla unutmayacağız b.k.
.

teknofil piç

webrazzi kariyer ilanlarında rastladığımız ilginç bir iş ilanıdır. viral bir iş ilanı gibi gözükse bile gayet neşeli olmuş. aradıkları zannediyorum ki; fırlama, ağzı laf yapan, piçirik bir tip.

twitter paylaşımlarına bakınca oldukça tepkili şeyler var, bu da demek oluyor ki dikkat çekmek isterlerken başarılı olmuşlar. paylaşımlarda genellikle, kullanılan dilin kötü olmasından bahsediliyor bana sorarsanız oldukça yerinde, tutarlı ve samimi olmuş.

ilana buradan; http://kariyer.webrazzi.com/ilan/733

eğer silinirse şurada;

--copy--
Taksim'in göbeğinde teras katı ofis, dolu buzdolabı, acayip partiler, yurt dışına gitme yetisi olan, prezentabl olduğu kadar fırlama, fırlama olduğu kadar da efendi, efendi olduğu kadar da hanımefendi insan arıyoruz.

Dürüst, adil olsun, bugünün işini yarın bırakmasın, ha oldu da bıraktı bugün o işi nasıl yapacağını düşünsün.

Kendini yetiştirmeye açık, 88-91 yıllarında veya arasında doğmuş olsun.

He bi de baya baya ingilizce konuşsun ve anlasın. Çook iyi şekilde Kıro-Türkçe kültürel tercüme yapabilsin, "abijim" muhabbeti çekebilme yetisiyle.

Ortak amaçlar ve şirketin uluslararası ve Türkiye pazarında gelişmesini sağlayıp, pastanın dilimini haketmek istesin, çok yönlü olsun.

Başvurular şuraya; jobs@paymentwall.com
--paste--

ilanı veren şirket; (bkz: paymentwall)

webrazzi

Bu aralar fırlama iş ilanları yayınlıyorlar. Sonunda tat tuz gelmiş; http://kariyer.webrazzi.com/ilan/733

babayta kenzof

aborjinlerin arasında yaşadığı süre boyunca onlara konuşabilecekleri bil dil olan aborjinceyi hediye ettiği söylenen bilim insanıdır.

büyük larousse amsiklopedisi; 19. cild, 94. sayfa, 7. fıkra.

kemcuk agizli

zirvebox'taki bütün zirvelere katılıyorum diye işaretlemiş ibiş. sanarsın ışınlanmayı icat etmiş de bunu denemek için zirve aktivitelerini kullanıyor, sanarsın kankitoşlarını arayıp sorarmış da zirveleri de bu yüzden kaçırmazmış.

iyyyki bi borç aldığımız 10 lira 2 yıl sonra verdik amınım..

paymentwall

lokal ödeme metodlarını kendi bünyesine ekleyerek bugünün tarihiyle kullanıcıya 90+ ödeme metodu sunan, 20+ dilde hizmet veren, 200+ ülkede faaliyet gösteren, tüm dünyadan para toplamınızı sağlayan bir aracı hizmettir.

kurulalı henüz 2 yıldan biraz fazla olmuş olsa bile güney amerika'nın en büyük ödeme hizmeti şirketi olmuştur. en yakın rakibiyle arasında epeyce bir fark vardır. san fracisco'da oluşan bir startup olmasına karşın kurulduğundan bu yana olan süreçte; sırasiyle, kiev, almanya, istanbul ve manila ofislerini açmıştır ve şu an 70 kişilik bir ekipten oluşmaktadır.

günlük işlem hacmi 1 milyon doların üzerinde olan paymentwall'un gelecek planlarında bu hacmi 2 milyonun üzerine çıkarmak ve 2013 yılı içerisinde, dubai, londra, brezilya ve çin ofislerini açmak var.

kurucusu kendisini closo ve zurna.com ismiyle duyduğumuz genç iş adamı onur günday'dır*.

http://www.paymentwall.com

saipsiz

sevgililer gününde bana yaptığı harika sürpriz ile öyle bir tahrik oldumki;

kemerimi çıkardım attım artık kendine bağlayıcı bir özelliği kalmamıştı.

öne doğru düşemiyordum.

biramı koymak için bira göbeği yapmama gerek kalmamıştı, ellerimi kullanmadan da içebiliyordum.

telefonumun alarmını kapattım, benden önce uyandığı için beni uyandırabiliyordu.

bir kaç çorabımı birbirine dikip, onun için içlik yaptım.

artık hemen altımdaki markete inmiyordum, camdan salınca ucuna poşeti takıyorlar.

hayatımla ilgili ilginç gelişmelere sebep oldu..